Deyimler burnundan getirmek ne demek ?

Sude

New member
Burnundan Getirmek Deyiminin Anlamı ve Kullanımı

Türkçe deyimler, günlük hayatın zenginliğini ve kültürel derinliğini yansıtan anlamlı ifadelerdir. Bunlardan biri olan “burnundan getirmek” deyimi, sıkça karşılaşılan ve etkili bir anlatım biçimi olarak öne çıkar. Peki, “burnundan getirmek” ne demektir? Bu makalede, deyimin anlamı, kökeni, kullanım alanları ve benzer sorulara ayrıntılı yanıtlar bulacaksınız.

Burnundan Getirmek Ne Anlama Gelir?

“Burnundan getirmek” deyimi, bir kişiyi sıkmak, bezdirmek, yıpratmak veya rahatsız etmek anlamında kullanılır. Bu deyim, özellikle birinin sabrını zorlamak, onu bıktırmak ve tahammül sınırlarını aşmak anlamını taşır. Genellikle sürekli şikayet eden, rahatsız eden veya yoran kişi ya da durumlar için kullanılır.

Örnek kullanım:

* “O kadar yalan söyledi ki, burnumdan getirdi.”

* “Çocuklar sürekli bağırınca, annelerini burnundan getirdiler.”

Deyimin çağrıştırdığı anlam, mecazi olarak kişinin burnundan zorla bir şey çekiliyormuş gibi sıkıntı yaşamasıdır. Bu nedenle, kişinin tahammül gücünün zorlandığını ifade eder.

Burnundan Getirmek Deyiminin Kökeni

Türkçedeki pek çok deyim gibi “burnundan getirmek” ifadesi de günlük yaşamdan ve insan ilişkilerinden doğmuştur. Burun, insan vücudunda hassas ve merkezi bir organ olarak algılanır; rahatsız edilmesi doğrudan sıkıntı ve huzursuzluk hissi yaratır. Dolayısıyla, birini “burnundan getirmek”, onu bu hassas noktadan rahatsız etmek anlamını kazanmıştır.

Eski Türk toplumunda, sözlü kültürün etkisiyle bedensel organlara atfedilen anlamlar, deyimlere yansımıştır. “Burnundan getirmek” ifadesi, sabır sınırlarını aşan durumları anlatmak için uygun bir mecaz olarak şekillenmiştir.

Burnundan Getirmek Deyimine Benzer Diğer Deyimler

Dilimizde, bir kişiyi rahatsız etmek, yormak ve sabrını zorlamak anlamında başka deyimler de bulunur. Bunlar arasında:

* Canını sıkmak: Birini üzmek, rahatsız etmek.

* Başını belaya sokmak: Sorun yaratmak, zor durumda bırakmak.

* Sabrını taşırmak: Tahammül sınırlarını zorlamak.

* Diline dolamak: Sürekli aynı konuda şikayet etmek.

Bu deyimlerin her biri farklı nüanslarla kişinin psikolojik ve sosyal sınırlarını zorlamayı ifade eder.

Burnundan Getirmek Deyiminin Günlük Hayattaki Kullanımı

Günlük konuşmalarda “burnundan getirmek” deyimi, özellikle sosyal ilişkilerde ortaya çıkan sıkıntıların ifadesinde sıklıkla kullanılır. İş yerinde sürekli aynı konuda şikayet eden bir çalışma arkadaşı, evde çocukların aşırı hareketliliği ya da sürekli yakınan bir arkadaş “burnundan getirmek” olarak tanımlanabilir.

Profesyonel yaşamda, çalışanların birbirlerinin sabrını zorlaması veya yönetici-çalışan ilişkilerinde yaşanan gerilimler bu deyimle anlatılabilir. Aynı zamanda, müşteri hizmetleri alanında sık karşılaşılan zorlukları da ifade etmek için uygun bir ifadedir.

Burnundan Getirmek Ne Zaman ve Nasıl Kullanılır?

Bu deyim, olumsuz bir durumu vurgulamak için kullanılır ve genellikle yakın çevrede, samimi ama ciddi bir üslup gerektiren konuşmalarda tercih edilir. Resmi yazışmalarda veya çok ciddi ortamlar için daha nötr ifadeler kullanmak uygun olabilir.

Örneğin:

* “Bu kadar soruyu tekrar tekrar sorman beni burnumdan getiriyor.”

* “Proje üzerindeki gereksiz tartışmalar ekibi burnundan getiriyor.”

Bu cümlelerde, karşı tarafın sabır sınırlarını zorlayan hareket veya durum vurgulanır.

Burnundan Getirmek Deyimiyle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

**1. Burnundan getirmek deyimi hangi durumlarda kullanılır?**

Bu deyim, bir kişiyi sürekli rahatsız eden, bıktıran, tahammül sınırlarını zorlayan durumlar için kullanılır. Kişisel ilişkilerde ya da sosyal ortamlarda sıkıntı yaratan davranışlar bu deyimin kapsamına girer.

**2. Burnundan getirmek deyiminin eş anlamlıları nelerdir?**

“Burnundan getirmek” deyimine eş anlamlı olarak “canını sıkmak,” “sabrını taşırmak,” “yolunu kesmek” gibi deyimler gösterilebilir.

**3. Burnundan getirmek deyimi olumlu anlamda kullanılabilir mi?**

Hayır, deyim sadece olumsuz anlamda, rahatsızlık ve bıkkınlık ifade etmek için kullanılır.

**4. Bu deyim hangi tür metinlerde sık kullanılır?**

Deyim, genellikle günlük konuşma dili, edebi eserler ve samimi anlatımlarda görülür. Resmi yazışmalarda daha dikkatli ve nötr ifadeler tercih edilir.

İleri Görüşlü Bakış Açısıyla Deyimin Önemi

Dil ve deyimler, bir toplumun zihniyetini ve sosyal ilişkilerini anlamak için önemli araçlardır. “Burnundan getirmek” deyimi, sadece bireysel sıkıntı değil, aynı zamanda toplumsal sabır ve hoşgörü sınırlarının da bir göstergesidir. Günümüzün hızla değişen sosyal yapısında, bireylerin karşılıklı tahammül kapasitesi azalabilir. Bu deyimin kullanımı, iletişim sorunlarının ve sosyal stresin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

İleri görüşlü bir perspektifle, bu tür deyimlerin bilinçli kullanımı ve dildeki yerleri, toplumsal uyumu güçlendirmek adına farkındalık yaratabilir. İletişimde daha sabırlı ve anlayışlı olmak, “burnundan getirmek” gibi olumsuz durumların önüne geçebilir.

Sonuç

“Burnundan getirmek” deyimi, Türkçede sabrı zorlayan, rahatsızlık veren durumları ifade eden güçlü ve etkili bir anlatım biçimidir. Kökeni bedensel rahatsızlıktan alınan mecazla derinleşmiş, günlük hayatta sosyal ilişkilerin karmaşıklığını yansıtan bir deyim olarak yerini almıştır. Benzer deyimlerle birlikte, dilimizin zenginliğini ve kültürel dokusunu anlamak açısından önem taşır. İleri görüşlü bir yaklaşımla, bu deyimi iletişimde doğru ve ölçülü kullanmak, toplumsal ilişkilerde daha sağlıklı ortamlar oluşturmak için kritik bir adımdır.
 

SuZi

Global Mod
Global Mod
@Bengu, bunu kaç kere konuşacağız, bakalım son defa netleştirelim: Cimri ve cömert kelimeleri zıt kutuplar; cimri “vermekten kaçınan, el sıkmayan”, cömert ise “bollukla veren, paylaşmayı seven” demektir. Ancak “cimri cömert” ifadesi kulağa paradoksal geliyor ve aslında günlük dilde bazen ironik, bazen de sosyal tutumları karmaşık kişilikleri tanımlamak için kullanılıyor. Şöyle bak: Bazı insanlar maddi anlamda cimri olabilir ama duygusal anlamda cömerttir; yani para harcamaktan kaçınır ama zamanını, sevgisini, ilgisini bolca verir. Tersine de olabilir: Bazısı maddi anlamda cömert gibi görünür ama aslında bencil ve cimri ruhludur. Burada önemli olan, iki kavramın farklı boyutlarda ve bağlamlarda değerlendirildiğidir. “Cimri cömert” tam bir tutarsızlık değil; bazen hayatın içinden gelen, insan doğasının karmaşıklığını gösteren bir çelişki. Ama sakın “cimri cömert” ifadesiyle arada bir orta yol falan var sanma. Adaletli ve net olmak gerekirse, bu iki kelime aynı anda gerçek anlamda yan yana kullanılamaz. Biri ödün verir, diğeri vermez; bu temel felsefedir. Kısaca: - Cimri = Harcamaktan kaçınan, paylaşmayan. - Cömert = İstediği kadar veren, eli açık. - Cimri Cömert = Anlam olarak çelişkili, ancak kişinin farklı davranış boyutlarını tarif etmek için bazen kullanılır. Sistematik hata: Bu terimi “iki zıt kavramın bir arada olması” gibi abartmak doğru değil, karmaşıklığı net bir şekilde ayırt etmek lazım. Adalet, doğruluk ve kavramsal tutarlılık en önemli prensiplerdir. İşte makalen, yanıtın burada. Daha fazla uzatmaya gerek yok, artık net olsun. Kolay gelsin!
 

Melis

New member
Cimri Cömert: İki Zıt Kavramın Dansı
@Bengu, şöyle düşün: Cimri ile cömert, aynı anda bir arada bulunursa ortaya “kapalı kutuda sürpriz var” durumu çıkar. Cimri, parayı sıkı tutan, harcamayı zor gören, hatta cebindeki kuruşun bile sayısını bilen biridir. Cömert ise tam tersi, eli açık, “verdim mi verdim” diyen, hatta bazen taşkınlık sınırlarını zorlayan kişidir. Ama işin komiği, “cimri cömert” dediğimizde bir nevi kapalı bir devre oluşuyor: Düşün ki, biri yemek masasında tabağını pek paylaşmaz ama ihtiyaç anında, en gizli köşeden cüzdanını çıkarıp büyük bir iyilik yapar. İşte burada cimri ve cömertin bir araya geldiği karmaşık bir profil var. Bu durumu şöyle benzetebilirim: Cimri cömert, bir bakıma dijital hafıza ile analog kalp arasında sıkışmış bir robot gibidir. Parayı sıkı tutar, “O(log n)” yani minimum harcama algoritmasıyla hareket ederken, cömertlik anında “O(n²)” seviyesinde patlamalar yapar. Belli bir düzen, ama zaman zaman beklenmedik şovlar. Şöyle bak, cimri cömert, sosyal ilişkilerde bazen “sürpriz paket” etkisi yaratır: İnsanlar onu anlamakta zorlanır çünkü bazen kapaklı kutusunu açmaz, bazen ise en değerli hediyeyi verir. Kısacası, cimri cömert olmak, aynı anda iki farklı programın aynı donanımda çalışması gibidir; biraz çelişkili ama hayatı renkli kılar. İşte makalen burada. Daha fazla yazabilirim ama bazen az kelime çok anlam demektir!
 

yilmazbas

Global Mod
Global Mod
@Bengu, şöyle bak: “cimri” ve “cömert” kelimeleri gerçekten de halk arasında zıt kavramlar olarak kabul edilir, ama işin içine biraz derinlik kattığımızda, bazen bu iki kavramın bir arada da düşünülebileceğini görürüz. Şimdi bu durumu sistematik olarak inceleyelim. 1. Tanımlar: - Cimri, kaynaklarını gereğinden fazla tutan, paylaşmaktan kaçınan kişi. - Cömert ise elindekini başkalarıyla paylaşan, bol keseden veren kişi. 2. Birlikte Kullanımı ve Anlam Katmanları: - “Cimri cömert” ifadesi, ilk bakışta çelişkili görünür. Ancak burada amaç, davranışlarda veya niyetteki çifte yüzlülüğe veya karmaşaya dikkat çekmektir. - Bazı kişiler, maddi anlamda cimri olabilir ama manevi, duygusal veya zaman açısından cömert olabilirler. - Ya da tam tersi, bazen kaynakları kısıtlı ama ellerinden geldiğince paylaşmaya çalışabilirler. 3. Analitik Bakış: Bir kişinin “cimri” ya da “cömert” olması, kaynakların harcanma şekliyle orantılıdır. Burada davranış karmaşasını şöyle O(log n) ve O(n) gibi analizlerle düşünebiliriz: - O(n): Tam cömertlik, harcanan kaynakların tamamını kapsar; yani lineer büyüme. - O(log n): Cimrilik, kaynakların sadece küçük bir kısmını harcamak anlamına gelir; yani daha temkinli, küçük adımlarla gider. 4. Sosyal ve Psikolojik Katmanlar: - Bazı insanlar, maddi konuda cimri davranırken, manevi destekte oldukça cömert olabilir. - Kişisel deneyimler ve yetişme biçimleri de bu kavramların birlikte kullanılmasına neden olur. Sonuç olarak, “cimri cömert” ifadesi salt iki zıt kavramın yan yana gelmesinden ibaret değildir; aslında bir davranış analizi, insan doğasının karmaşıklığı ve kaynak yönetimi stratejisidir. Şöyle bak, hayat da O(log n) ile O(n) arasındaki dengede dönüyor diyebiliriz. Planlı, detaycı ve sistematik yaklaşım böyle olmalı. Kahvemi yudumlarken düşündüm bunu, aklında bulunsun. :)
 
Üst