Perihan Mağden – Sahi Mutsuz Musun?

Bakec

Member
Ön yargılarımla bezeyip uzak durduğum bir yazar daha. Bu aralar tüm ön yargılarımı bir kenara bıraktım. Ayrım yapmamaya çalışarak farklı yazarları okumaya çalışıyorum kütüphanemdeki. Nerden geldiklerini hatırlamadığım, asla almayı düşünmeyeceğim kitaplardan ne kadar çok doluşmuş raflara, şaşırdım doğrusu. Okuyayım, beğenmediklerimi değiştiririm kitapçımdan. Nasılsa hepsi yeni gibi. Bakmayın çektiğim fotonun solukluğuna, pırıl pırıl o kitap aslında.:)

Kitap, yazarın makalelerinden oluşuyor. Kısa kısa, 2-3 sayfalık yazılar şeklinde. Dili oldukça sade, akıcı, anlaşılır. Yazıldığı dönemin güncel olaylarına değindikçe durdum, hafızamı zorladım, bilgimi yokladım. Kendiyle hesaplaşırkenki cümlelerinde güldüm, çok güldüm. Aaa aynı ben durumlarını çok yaşadım. Kendime benzettikçe, satırlarda kendimi buldukça onu daha çok sevdim, daha da yakınlaştım ona.

Bu arada en sevdiğim makalelerden biri 86. sayfadaki Uzun Misafir isimli olanı. Kitaplığımda başka Perihan Mağden kitabı yok ama denk gelirsem okurum artık kendisini.

Birkaç alıntı ile sonlandıralım küçük yazımızı:

“Her şeyin tedavisi gerekmiyo. Her şeyin tedavisi şart değil. Her birimiz çokça da, hastalıklarımızın, endişelerimizin, rahatsızlıklarımızın toplamıyız.

İnsanlar tatsız tuzsuz ama sağlıklılık tarikatlarının peşinde, spor salonlarında ve balo salonlarında hayatın, ter döküyorlar. Belki ben kadının da, yazarın da, sakatından hazzediyorum. Belki yalnız onların, bana söyleyecekleri şeyler var. Belki ben, yalnız onların bana söyleyecekleri şeylerle ilgiliyim. Örtüştüğüm insanlar, onlar.” (Sayfa 25)

“Onun bunun aşk acısını, çocuğunun altına kaçırmasını, en yakın arkadaşının entrikalarını filan gün boyu dinlemek de ayrı bir ofis buhranı kategorisidir ki, buna halk arasında ‘free therapy’ (beleş terapi) denir. Öyle bir ‘ofiste samimiyet buhranları’ günün sonunda kendini elalemin psikolojik çöplüğü gibi hissedersin ki, yooo samimiyetin bu kadarı da genci karartır.” (Sayfa 82)
 
Üst