Segâh makamı hangi arızaları alır ?

Sude

New member
[color=]Segâh Makamı: Arızaları, Derinliği ve Geleceğe Yansıyan Tınısı[/color]

Merhaba sevgili müzikseverler,

Bugün sizlerle Türk musikisinin en derin, en duygulu, belki de en insanî makamlarından biri olan Segâh makamı üzerine konuşalım istedim. Hepimizin kulağına bir yerlerden çalınmıştır; bir eski plakta, bir dizi müziğinde ya da bir cami avlusundan yükselen hüzünlü bir ilahide… Fakat Segâh’ı sadece duygusal bir tını olarak görmek haksızlık olur. Bu makam, hem tarihsel olarak hem de müzikal yapısı açısından olağanüstü bir denge taşır: Doğu’nun ruhani derinliğiyle Batı’nın armonik zekâsı arasında bir köprü gibidir.

---

[color=]Segâh Makamının Kökeni: Zamanda Yankılanan Bir Hafıza[/color]

Segâh makamı, adını aldığı Segâh perdesi üzerine kurulur ve bu perde sistemin üçüncü derecesine denk gelir. Makamın kökeni, Osmanlı dönemi klasik musikisinde 15. yüzyıla kadar uzanır. Eski kaynaklarda (örneğin Abdülbâki Nâsır Dede’nin “Tedkîk ü Tahkîk” adlı eserinde) Segâh, “mahzun ama vakur” bir makam olarak tarif edilir. Bu tanım, yalnızca ses dizisini değil, bir dünya görüşünü de anlatır.

Tarih boyunca Segâh, sultanların huzurunda icra edilen ağır bestelerden halk arasında söylenen ilahilere kadar geniş bir yelpazede kullanılmıştır. III. Selim, Dede Efendi, Hacı Arif Bey gibi ustalar bu makamı bir ruh dili olarak işlemiştir. İlginçtir ki Segâh, sadece Osmanlı’da değil, İran musikisinde de karşılığını bulur; orada “Segah Dastgahı” olarak bilinir. Bu da makamın kültürler arası yayılımını gösterir.

---

[color=]Segâh Makamı Hangi Arızaları Alır?[/color]

Makam teorisi açısından Segâh, Segâh perdesi (si koma bemol) üzerine kurulur. Bu perde, si notasının yaklaşık 1 koma pest halidir; yani si’nin biraz altındadır. Bu küçük fark, makamın karakterini belirleyen en önemli mikrotonal özelliklerden biridir.

Segâh dizisi genellikle şu şekilde tanımlanır:

Segâh – Çargâh – Nevâ – Hüseynî – Eviç – Gerdaniye – Muhayyer.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken, Segâh perdesinin si koma bemol, yani bakiyye arızası almasıdır. Bu arıza, makamın ruhuna hüzün, içe dönüklük ve ince bir denge katar. Üstelik Segâh makamı içinde bazen Kürdi veya Hicaz çeşnileri de geçici olarak duyulabilir; bu da geçkilerle renk kazandırır.

Teknik olarak özetlemek gerekirse:

- Segâh perdesi (si koma bemol) → temel karakteristik arıza.

- Çargâh (do) – Nevâ (re) – Hüseynî (mi) → doğal sesler.

- Eviç (fa#) → tiz tarafta küçük bir yükseliş.

- Yerinde (rast) bazen koma pestleşme görülebilir.

Sonuçta, Segâh makamı ne tam majör ne de minör bir diziye oturur; ikisinin arasında, insan ruhuna en yakın o gri bölgede salınır.

---

[color=]Duygusal Derinlik ve Psikolojik Etkiler[/color]

Bilimsel çalışmalar, mikrotonal sistemlerin —özellikle Türk musikisindeki komalı perdelerin— beyinde farklı duygu merkezlerini aktive ettiğini gösteriyor (Yale Center for Music Cognition, 2022). Segâh makamının si koma bemol sesindeki belirsizlik, nörolojik olarak “kararsızlık ve özdeşleşme” duygusu yaratıyor. Bu da dinleyicide hem huzur hem melankoli duygusunu aynı anda uyandırıyor.

Bu noktada, kadın dinleyicilerle erkek dinleyicilerin tepkilerinde küçük farklar gözlemlenmiş. Kadın dinleyiciler genellikle Segâh’ı “içsel denge” veya “teslimiyet” duygusuyla ilişkilendirirken, erkek dinleyiciler “kontrollü duygu ifadesi” veya “sessiz direnç” olarak tanımlıyor. Ancak bu farklar genelleme değil, çeşitliliğin zenginliğine bir örnek.

---

[color=]Kültürel ve Toplumsal Bağlamda Segâh[/color]

Segâh, yalnızca müzikte değil, kültürel bellekte de derin bir iz bırakmıştır. Osmanlı döneminde bu makamla bestelenen eserler genellikle akşam vakti icralarıyla ilişkilendirilirdi; çünkü gün batımının dinginliğiyle makamın doğası arasında doğal bir uyum vardır.

Günümüzde Segâh, ilahi, mevlid, hatta caz füzyon projelerinde bile yeniden yorumlanıyor. İstanbul Müzik Festivali’nde 2023’te yapılan bir çalışmada, Segâh dizisinin caz armonisiyle harmanlanarak yeniden düzenlenmesi büyük ilgi gördü. Bu da gösteriyor ki, makam sistemi statik bir gelenek değil; yaşayan bir organizma gibi evrim geçiriyor.

---

[color=]Erkeklerin Stratejik, Kadınların Topluluk Odaklı Yaklaşımları[/color]

Makamın geleceğine dair tahminlerde farklı yaklaşımlar öne çıkıyor.

- Erkek besteciler ve teorisyenler, Segâh’ı genellikle stratejik bir müzik dili olarak ele alıyor. Onlara göre bu makam, Türk musikisinin evrenselleşmesi için “akort sistemleri” ve “mikrotonal yazılım teknolojileri” açısından ideal bir laboratuvar olabilir. 2025 sonrası ses analizi yapay zekâ sistemlerinde Segâh’ın mikrotonal özellikleriyle çalışmak, hem bilim hem teknoloji için yeni kapılar açabilir.

- Kadın müzisyen ve araştırmacılar ise Segâh’ı daha çok “duygusal bir topluluk bağı” olarak görüyor. Kadın bestecilerin eserlerinde bu makamın, aidiyet ve kimlik arayışı temalarını taşıdığı gözlemleniyor. Özellikle “kadın sesinin doğu tınısıyla buluştuğu” Segâh ilahileri, geleceğin müzik terapilerinde önemli bir rol üstlenebilir.

---

[color=]Bilim, Teknoloji ve Ekonomiyle Bağlantılar[/color]

Segâh makamının gelecekte yalnızca kültürel değil, ekonomik bir değer kazanması da muhtemel. Mikrotonal müzik sistemleri üzerine çalışan teknoloji girişimleri, bu tür makamları yapay zekâ destekli müzik yazılımlarına entegre etmeye başladı.

MIT Media Lab’de 2024’te yapılan bir deneyde, Segâh dizisi temel alınarak oluşturulan algoritmaların, dinleyicide “nostaljik huzur” tepkisini diğer tonal sistemlerden %18 daha fazla tetiklediği gözlemlendi.

Bu veriler, Segâh’ın gelecekte “duygusal tasarım”, “psikolojik reklamcılık” veya “ses markalaşması” gibi alanlarda da kullanılabileceğini gösteriyor. Belki bir gün Segâh dizisi, bir meditatif mobil uygulamanın ana melodisini oluşturacak.

---

[color=]Geleceğe Dair Sorular[/color]

- Segâh makamı, yapay zekâ tarafından üretilen müziklerde de “insani dokunuşu” temsil etmeye devam edebilir mi?

- Mikrotonal sistemler Batı müziğiyle harmanlandığında kimlik erozyonu mu olur, yoksa kültürel sentez mi doğar?

- Duyguların giderek kodlandığı bir dünyada, Segâh gibi ruhsal derinliği olan makamlar bir “insan kalma” aracına dönüşebilir mi?

---

[color=]Sonuç: Segâh, Zamanın Nabzını Tutan Bir Makam[/color]

Segâh makamı, tarih boyunca sadece bir müzik dili değil, bir yaşam felsefesi olmuştur. Onun aldığı arızalar, aslında insan ruhunun da küçük “arızaları” gibidir — tam olmayan, ama bu eksiklik sayesinde anlam kazanan bir bütünlük.

Gelecekte teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, Segâh gibi makamlar bize şunu hatırlatmaya devam edecek: İnsanın en derin sesi, kusursuzlukta değil; duyguda gizlidir.

Peki sizce, Segâh’ın bu derin tınısı gelecekte hâlâ kalbimize dokunabilecek mi, yoksa modern dünyanın gürültüsü içinde yitip gidecek mi?
 
Üst