Samantha Hunt’un ilk ve tek eseri olan Tesla’nın Kutusu kitabının orjinal ismi “The Invention of Everything Else”. Yazarı azcık araştırınca başka kitap çıkarmadığını, dahası çok genç bir yazar olduğunu görüyorum. Raflarda görüp de dikkat çekmemesi çok zor olan kapağının fotoğrafını çekmem de güç oldu. Sürekli yansıma yaptı.O yansımaları yok etmenin bir yolu vardır muhakkak ama uzmanlık alanım olmamasını geçtim, bu tür detaylar için hiçbir fikrim yok.
TESLA’NIN KUTUSU
Kitaba dönersek; açıkçası beni çeken şey kapağın albenisinden çok Tesla ismi oldu. Hakkında bir şeyler öğrenecek olma beklentisi müthiş bir heyecan yarattı ve o şevkle okumaya koyuldum. Okuduğum kitapları kaydettiğim bir site var. Okumaya başlanan gün ve bitiş tarihlerini not edebiliyor, beğendiğiniz yazarın diğer kitaplarına kolayca ulaşabiliyor dahası, ön bilgi edinmek adına onlar hakkında yapılan yorumları okuyabiliyorsunuz. Çok şaşırtıcı bir şekilde, bu kadar merakla okumaya başladığım kitabı 71 günde tamamlayabildiğimi görüyorum. Hiçbir kitapta şu kadar sürede okuyacağım diye bir sınır belirlemem. Çok çok sıkan kitaplar ve yarım kalmasın bitireyim dediğim kitaplar için en fazla, “günde şu kadar sayfa okuyacağım” diye bir plan yaparım o kadar. Bazen bir cümle günlerce düşündürür, bazen onlarca sayfa akar gider dakikalar içinde.
Anlaşılacağı üzere kitap benim için hiç de keyifli bir okuma sürecine eşlik etmedi. Tesla ile ilgili bölümler oldukça az ya da şöyle diyeyim, kitabın içeriği ismini karşılamaktan çok uzak. Kat görevlisi kızın anıları daha baskın, sanki o başrol oyuncusu ve Tesla da yardımcı oyuncu. Böylesine bir deha için bu kadar vasat bir anlatımı deneyimlemek elbette üzücü oldu.
PARLAYAN KAPAK
Pes etmiyoruz tabi ki, kapaklar parlamasa da olur, hatta kağıtlar saman rengi, baskılar yer yer bozulmuş olsa bile olur. Sararmış yapraklar diyince Soljenitsin’in İlk Çember’ini hatırladım. O nasıl bir kitaptı? Yapraklar elimde kalıyordu okudukça. Binbir özenle bir arada tutmaya çalışıyordum, nihayet okumam bitince tamir etmeye çalışmıştım. İlginçtir, internette hiçbir şey bulamamıştım İlk Çember ile ilgili. Vakit bulduğumda ona da değineceğim. Burası Tesla’ya ayrıldı.: )
Umarım okuyanlar keyif almıştır, okuyacaklara da minik bir fikir vermesi dileğiyle..
TESLA’NIN KUTUSU
Kitaba dönersek; açıkçası beni çeken şey kapağın albenisinden çok Tesla ismi oldu. Hakkında bir şeyler öğrenecek olma beklentisi müthiş bir heyecan yarattı ve o şevkle okumaya koyuldum. Okuduğum kitapları kaydettiğim bir site var. Okumaya başlanan gün ve bitiş tarihlerini not edebiliyor, beğendiğiniz yazarın diğer kitaplarına kolayca ulaşabiliyor dahası, ön bilgi edinmek adına onlar hakkında yapılan yorumları okuyabiliyorsunuz. Çok şaşırtıcı bir şekilde, bu kadar merakla okumaya başladığım kitabı 71 günde tamamlayabildiğimi görüyorum. Hiçbir kitapta şu kadar sürede okuyacağım diye bir sınır belirlemem. Çok çok sıkan kitaplar ve yarım kalmasın bitireyim dediğim kitaplar için en fazla, “günde şu kadar sayfa okuyacağım” diye bir plan yaparım o kadar. Bazen bir cümle günlerce düşündürür, bazen onlarca sayfa akar gider dakikalar içinde.
Anlaşılacağı üzere kitap benim için hiç de keyifli bir okuma sürecine eşlik etmedi. Tesla ile ilgili bölümler oldukça az ya da şöyle diyeyim, kitabın içeriği ismini karşılamaktan çok uzak. Kat görevlisi kızın anıları daha baskın, sanki o başrol oyuncusu ve Tesla da yardımcı oyuncu. Böylesine bir deha için bu kadar vasat bir anlatımı deneyimlemek elbette üzücü oldu.
PARLAYAN KAPAK
Pes etmiyoruz tabi ki, kapaklar parlamasa da olur, hatta kağıtlar saman rengi, baskılar yer yer bozulmuş olsa bile olur. Sararmış yapraklar diyince Soljenitsin’in İlk Çember’ini hatırladım. O nasıl bir kitaptı? Yapraklar elimde kalıyordu okudukça. Binbir özenle bir arada tutmaya çalışıyordum, nihayet okumam bitince tamir etmeye çalışmıştım. İlginçtir, internette hiçbir şey bulamamıştım İlk Çember ile ilgili. Vakit bulduğumda ona da değineceğim. Burası Tesla’ya ayrıldı.: )
Umarım okuyanlar keyif almıştır, okuyacaklara da minik bir fikir vermesi dileğiyle..